Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Gülcan Kış; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a, Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden ithal ettiği atık miktarı, geri dönüşüm kapasitesi ve çevresel etkilerine ilişkin yönelttiği sorulara sayısal veriyle yanıt verilmediğini açıkladı.
Kış, “Sayın Bakan’ın gönderdiği yazıda sayı yok, şeffaflık yok, hesap yok. 12,3 milyon tonluk bir atık yükünden söz ediyoruz. Bu çöpün ne kadarı plastik, ne kadarı yakılıyor, hangi şehirlerde bertaraf ediliyor bilmiyoruz. Çünkü bakanlık bu verileri halktan gizliyor. Bu sadece çevre kirliliği değil, bilgi karartmasıdır” dedi.
Bakan Kurum’dan gelen yanıtın “yetersiz ve kaçamak” olduğunu; toplam atık miktarı, atık türleri ve işleme oranlarının açıklanmadığını bildiren Kış, açıklamasında şunları kaydetti:
“2020 yılından bu yana atık ithalatına kota uygulandığı, geri dönüşüm tesislerinin kapasitesinin yüzde 50’sini aşan ithalata izin verilmediği, yakma ve bertaraf amaçlı ithalatın tamamen yasaklandığı belirtilmiş. Ayrıca, 2020–2025 yılları arasında toplam 31 bin 976 denetim yapıldığı, 129 tesis hakkında idari işlem uygulandığı, 1 milyar 152 milyon lira para cezası kesildiği ve 256 tesisin faaliyetinin durdurulduğu ifade edilmiş. Ancak tüm bu sayılar, ithalatın çevresel ve toplumsal etkilerine dair herhangi bir tablo ortaya koymuyor. ‘Kaç ton atık geri dönüştürüldü, ne kadarı yakıldı, kaç kişi etkilendi?’ gibi sorularımız yanıtsız bırakıldı.
“BU SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
“Sayın Bakan’ın gönderdiği yazıda sayı yok, şeffaflık yok, hesap yok. 12,3 milyon tonluk bir atık yükünden söz ediyoruz. Bu çöpün ne kadarı plastik, ne kadarı yakılıyor, hangi şehirlerde bertaraf ediliyor bilmiyoruz. Çünkü bakanlık bu verileri halktan gizliyor. Bu sadece çevre kirliliği değil, bilgi karartmasıdır.”
Kış, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Geri dönüşüm adı altında plastik çöpleri yakıyoruz, doğaya bırakıyoruz. Bunun adı dönüşüm değil, zehir yaymaktır. Türkiye artık Avrupa’nın çöp konteyneri olmaktan çıkarılmalı. Bu konuda şeffaflıkla hareket eden, halk sağlığını ve çevreyi önceleyen bir sisteme ihtiyaç var. Bu sürecin TBMM’de, kamuoyunda ve uluslararası platformlarda takipçisi olacağız.”